Tarihi bir plan var. Kimileri buna ahir zamanın en güçlü İslam devleti kehaneti diye bakar. Kimileri ise adalet ile hükmeden son Türk devleti diye bakar.
Hepimizin bildiği gibi Türk devletlerinde cihan hakimiyeti mefküresi her zaman vardır. Bunun için çalışmak her Türk’e düşen asli bir görevdir.
Son yılların özellikle yeni asrın lideri olmak isteyen bir anlayış ile hareket eden bir dönemi yaşıyoruz. Kimimiz buna tedirgin gözlerle bakarken kimimiz ise destekliyoruz.
Peki nedir bu plan?
Bir dönemin en büyük planlarından birisi Büyük Ortadoğu Projesi buna götüren bir araç olarak kullanılabilir miydi? Ya da küresel güçlerin dayattığı BOP vatanseverlere yeni cihan hakimiyeti diye yedirilmeye mi çalışıyor?
Bildiğiniz üzere her şey eğitimle başlar. Eğitim politikalarına baktığınızda birçok konuyu anlarsınız. Yeni maarif modeli ile getirilen ahlak ve değer eğitimlerini desteklememek imkansızdır. Lakin Türkçe eğitimine baktığımızda dil bilgisinin sorumluluktan kaldırılıp sadece konuşma yazma ve dinleme odaklı bir eğitim verilmesi akla şu soruyu getirir: Mültecilerin ya da yeni katılacak federasyonların bünyesindeki insanların eğitim eli ile devlet yönetiminde yer almasının ve yükselmesinin önü mü açılıyor?
Belki bir komplo teorisi gibi gözükebilir. Ancak doğuracak sonuçlara iyi bakmak lazım. Bugünün çözümlerinin yarının problemi olduğunu unutmamak lazım. Yarın da yaşayacak olanlar bizim çocuklarımızdır.
Çocuklarımızın güçlü ve müreffeh bir ülkede yaşamasını kim istemez ki? Hatta çocuklarımızın diğer ülkelerde vali olarak görev almasını kim istemez ki?
Ancak yabancıların ülkemizde üst kademelerde yer almasının önünü açmak, hepimizin dediği gibi olmayacak bir iştir. Osmanlı’yı çürüten sistemi ülkemizde egemen kılmak yüzyılın liderliğine giden yol olmaz. Aksine yok olmanın eşiğine getirmek demektir.
