Bir gün sevdiğim insanlar tarafından aldatılmanın verdiği acı ile kıvranır bir vaziyetteyim.
Kalbimi sanki bir kerpetenle sıkıyorlar. Ve ben sanki bu dünyada değil, öte alemde değil, alemlerin Araf’ında kalmışım.
Ruhum sıkılıyor. Nefesim batıyor. İçtiklerim düğümleniyor. Ve içten içe nasıl olur nasıl yapılır, diye sitemkârım.
Bu hislerle bir kıraathanenin önünden geçiyorum. Şarkılarını, şiirlerini, duruşunu çok beğendiğim ancak son zamanlarda hastalıklardan sanatını icra edemeyen bir abimize denk geldim.
Tek başına oturmuş elinde bastonu dalmış bir yerlere. Görünce eline sarıldım. Müsaade istedim. Çay söyledim. Çay gelene kadar o daldığı yerdeydi, ben de anlattığım acının kıskacında…
Şöyle bir yudum aldı. Gözümün içine baktı. Ve dedi ki “Bu dünyada en güzel şey ölüm.”
“Neden usta?” dedim.
“Çünkü bana kim ne kötülük yaptıysa ve gelecekte yapacaksa ölecek. Ölümün varlığı adalettir. Adaleti tahsis edecek tek şey ölüm” dedi.
“O da ölecek ben de” dedi.
Ve inanılmaz bir rahatlık geldi ruhuma!
O gün bugündür bana hata yapan kim olursa ilk aklıma gelen şey herkesin ölecek olduğu.
Özetle ölüm adalettir…