Esma ARSLAN
  1. Haberler
  2. Yaşam
  3. Savunmasızların Çığlığı: İnsanlık ve Şiddet Üzerine Bir Düşünce

Savunmasızların Çığlığı: İnsanlık ve Şiddet Üzerine Bir Düşünce

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yüreğim, kendini savunamayan her canlının acısıyla kanıyor. Çünkü bu dünyada en masum olanlar, en çok zarar görenlerdir. Kendi dertlerini anlatamaz, kendilerini savunamazlar. Konuşmak yerine gözleriyle, duruşlarıyla bir şeyler anlatmaya çalışırlar. Ama bunu anlamak için gereken empati ve vicdan herkese nasip olmuyor.

 

Yeni doğmuş bir bebek, engelli bir insan, bir kedi ya da bir köpek… Hepsi aynı kaderi paylaşır: Savunmasızlık. Hepsi bizlere emanet edilmiş masum varlıklardır. Ancak ne yazık ki, onları korumakla yükümlü olan insanlar, çoğu zaman en büyük zararı verenler oluyor. İnsan, bencil ve narsist yapısıyla, şan ve şöhret peşinde her türlü kötülüğü yapabilecek bir potansiyele sahip.

 

Bugün hayvanların evcilleşmesi, insanlara daha yakın hale gelmesi gerekirken, insan dediğimiz varlık neden her geçen gün daha acımasız bir hal alıyor? Neden şiddet, tüm sınırları aşarak hayatımızın her alanında yer buluyor? Çocuklara, kadınlara, hayvanlara uygulanan şiddetin boyutları, insan olmanın onuruna aykırı bir seviyeye ulaştı.

 

Savunmasız bir yavru köpeğin gözlerinde gördüğümüz korku, şiddet görmüş bir çocuğun gözlerindeki çaresizlikle aynı. Bu varlıklar, sadece korunmayı ve sevilmeyi hak ediyor. Ancak insanoğlunun hırsı ve merhametten yoksunluğu, bu masumların yaşam hakkını ellerinden alıyor.

 

Bazen hayvanların masumiyetini ve içgüdüsel sevgisini gösteren olaylar, insanlığa ders niteliğinde oluyor. Türkiye’de yakın zamanda yaşanan bir olay, buna çarpıcı bir örnek. Soğuk bir kış günü, bir anne köpek, donmak üzere olan yavrusunu koruyabilmek için onu bir veterinere taşıdı. Sokakta yaşam mücadelesi veren bir köpek, yavrusunu kurtarmak için tüm gücünü ve sevgisini seferber etmişti. Ne yazık ki, biz insanlar bu kadar fedakâr ve duyarlı olmayı çoğu zaman başaramıyoruz. Bu olay, hayvanların koşulsuz sevgisini ve insanlığa olan güvenini bir kez daha gözler önüne seriyor.

 

Daha acı olan ise, bu şiddetin artık sıradan bir olgu haline gelmesi. Toplum olarak, gözümüzün önünde gerçekleşen vahşeti görmezden geliyoruz. İzlemekle yetiniyor, müdahale etmiyoruz. Sessiz kalmak, şiddeti onaylamaktır. Bizler susarak suç ortaklığı yapıyoruz.

 

Oysa, bu dünya yalnızca insanların değil. Hayvanlar, doğa, engelli bireyler; hepsi bu yaşamın bir parçası. Onların haklarını savunmak, bizlerin ahlaki ve insani sorumluluğudur. Şiddetin her türlüsüne karşı durmak, vicdan sahibi her insanın görevidir. Çünkü masumların acısı, insanlığın utancıdır.

 

Her geçen gün şiddetin arttığını görmek, derin bir üzüntü yaratıyor. Bu durum karşısında sessiz kalmak bir tercih değil, bir sorumluluk ihlalidir. İnsanlar, insanlıklarını hatırlamalı. Empati, merhamet ve adalet duygusunu yeniden inşa etmeliyiz.

 

Savunmasızların çığlığını duyabilmek için sadece bir kez durup onların gözlerine bakmamız yeterli. O masum gözlerde gördüğümüz her şey, bizlere bir insan olarak kim olduğumuzu hatırlatacaktır.

Savunmasızların Çığlığı: İnsanlık ve Şiddet Üzerine Bir Düşünce
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin