Baharın ve yazın vazgeçilmezi kuş sesi. Cıvıl cıvıl sabahın ilk ışıklarında özellikle ne güzeldir dinlemek. Güne başlarken huzur, mutluluk ve umut verir.
Bir zamanlar yaşadığım bir evin önünde bir akasya ağacı vardı. O kadar güzeldi yaprakları. Akasyaları bilirsiniz. Yerlere değer dalları. Ve bülbüller ve serçeler en çok akasyaya konarlar.
Sabahın ilk ışığında beni onlarca kuş sesi karşılardı. İçime bir huzur gelirdi. Mutluluk yanaklarıma yansırdı. Umut dolu bakışlarım oluşurdu.
Pencere kenarında onların dallardaki dansını izlerdim. Birbirlerine yaptıkları kurları görürdüm.
Kim bilir hangi şarkıları söylüyorlar. Sevdalarını mı haykırıyorlar? Yoksa en güzel namelerle Mevla’yı mı anıyorlar?
Hz. Süleyman olmayı isterdim o anlarda. Kuşların dilini bilmeyi. Onlara kendi içimi anlatmayı ve onların söylediklerini anlamayı.
Anlamasam da bana hayatı sevmeyi, doğaya insanlara ve bütün canlılara saygılı olmayı anlatırlardı. Hiç bir şey için üzülmeye değmeyeceğini. Ama çok sevmenin verdiği mutluluğu anlatırlardı.
İnsan sevgisiz olabilir mi?
Sevgi ruhumuza en iyi gelen sırdı. Çok sevmek, aşkla dolmak ve aşkla yaşamak. Başka ne ister ki?
Artık o evden çok uzaktayım. Aşk duygusundan çok uzakta kaldığım gibi.
Kuş sesini her duyduğumda o anları yaşarım. Hasretle yüreğim dolar. Bu defa da sevdaya özlem sarar içimi.
Hayatın akışında çoğu zaman kuş seslerini farketmeyiz. Belki bu yazı size hatırlatır.
Sizler kuş sesini duyduğunuzda ne hissedersiniz??? Ne düşünürsünüz?