Cumhuriyetimizin Kuruluşunun 95. yılı kutlama programı kapsamında ilk tören Kaymakamlık binası önünde bulunan Atatürk Anıtına çelenk sunulması ile başladı. Belediye Kültür Salonu’nda düzenlenen programı ile devam eden kutlama programında Sorgun Kaymakamı Sayın Mustafa Altınpınar, günün anlam ve önemine dair konuşma yaptı.
29 Ekim 1923 tarihinin bir çok alanda bağımlı hale getirilmiş Osmanlı İmparatorluğu’ndan tam-bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne geçişi de ifade ettiğini vurgulayan Sayın Altınpınar “Zira Avrupa siyasi çevrelerinde Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyıllarda ‘hasta adam’ olarak anıldığını ve ‘şark sorunu’ adı altında mirasının nasıl paylaşılacağının açıkça konuşulduğunu biliyoruz. Atatürk İzmir İktisad Kongresi’ni açış konuşmasında ‘Bir devlet ki kendi tebasına koyduğu vergiyi yabancılara koyamaz. Gümrük resimlerini düzenlemekte yasaklanmış ve yabancılar üzerinde yargı hakkını uygulamaktan yoksun ise böyle bir devlete bağımsız denilemez’ demişti. Bu nedenle Atatürk’ün ısrarla vurguladığı iki ilkeden biri; tam bağımsızlık diğeri ise; milli egemenliktir” dedi.
Hem Osmanlı’yı, hem Cumhuriyet’i gören; ‘Devr-i Osmani’yi ‘Cumhuriyet’ : .dönemiyle karşılaştırma şansı olan kuşağın artık hayatta olmadığına işaret eden Altınpınar şunları kaydetti:Atatürk döneminde, Cumhuriyet döneminde dünyaya gelen, kurucu kuşağın yetiştirdiği ikinci kuşak da hayatta değil.
Şimdiler Cumhuriyet’in faziletini, özelliğini umursamayan üçüncü kuşağın dönemi, bu kuşakta “işgal”in ne olduğunu bilen yok. Milli Mücadele’yi yaşamış olan yok. Cumhuriyet dönemindeki sosyal ve ekonomik değişimin ne zorluklarla gerçekleştiğini, sanayileşmenin nasıl başladığım bilen yok.O yüzden bir hatırlatmaya ihtiyaç var.Mütareke döneminin İstanbul’u işgal altındaydı ve 1. dünya savaşı öncesinde Osmanlı İmparatorluğu’nu gizli anlaşmalarla aralarında paylaşmış bulunan emperyalist devletlerin merhametine ve vicdanına sığınarak tahtını kurtaracağını sanma gafletini ısrarla sürdüren padişahın ve onun hükümetinin merkeziydi. Bu merkez etrafında diğer işbirlikçi güçler sıralanıyordu. İngiliz Muhibleri Cemiyeti, Ermeni ve Rum Patrikhanesi bunlardan sadece üçü. Özellikle İngiliz Muhibleri Demeği’ııin çok önemli üye ve işbirlikçileri vardı. Bunlardan biri, padişahın beş defa sadrazamlığa getirdiği İngilizci Damat Ferit, diğeri ise İngiliz Muhipler Cemiyetinin kurucusu Sait Molla’dır. İngiliz casusu papaz Frevv’le birlikte milli hareketi yok etmek için türlü entrikalar . çevirmişlerdir. Papaz Frew, İngiliz Haber Alma Servisi’nin önemli bir üyesidir.Frew, ayrıca, İngiltere’deki “Britanya Kızılay Demeği’nin İstanbul’daki temsilcisidir. Bu demek, Türkiye’deki Ingiliz Muhipler Cemiyetiyle sıkı ilişki içindedir. Papaz Frew, Anadolu’daki milli hareketi bitirmek için Sait Molla aracılığıyla İngiliz Muhipler Cemiyeti’ne para yardımı dahil olmak üzere her türlü yardımı yapmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu’da çıkarılan 21 ayaklanmanın arkasında bu papaz ve İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin çalışmaları olduğu anlaşılmıştır.
Şimdi bu kısa tarihi hatırlatmadan sonra tarih tekerrürden ibarettir diyenlere hak vermemek elde değil! O zaman İngiliz işgali için çalışan papaz Frew vardı bugün ise emperyalist batının uşağı Fetullahçı terör örgütünün işgali için çalışan papaz Brunson var. Peki ya başarılı olsalardı? Çileli uzun bir uğraşın sonunda Osmanlı bakiyesi topraklarda pek çok devler kuruldu. Kurulan bu devletlerin ikisi çok önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti ve Suudi Arabistan. Biri Cumhuriyet, diğeri monarşi yani padişahlık. Cumhuriyetin yani Türkiye’nin başkanı konuşmalarına ‘ey Amerika, ey batı’ diye başlayabilirken, aynı Amerika’nın başkanı diğerine yani Suudi Arabistan’a son derece aşağılayıcı biçimde ‘bak kıral biz olmasak orda iki hafta bile oturamazsın’ diyebiliyor. Papaz Frew, Damat Ferit ve Ali Kemaller kazansaydı aynı şey bizim başımıza da gelecekti, Bugün Cumhuriyet Türkiye’si İslam coğrafyası başta olmak üzere ezilen bütün milletlerin sesi ve umudu haline gelmiştir işte bu yüzden cumhuriyet şereftir ve haysiyettir.
Bizler yönetici, öğretmen, memur her kesimden görevliler olarak tarihi bir görev ve vebal altındayız: gençliği, yabancı ideolojilerin ve ülkelerin hedefi olmadan şuurlu, inançlı ve kişilik sahibi fertler haline getirmek, Fetö gibi düşmanların propagandasına fikren ve ruhen karşı kayacak olgunluğa eriştirmek, bu bizlere düşen en önemli ve kaçınılmaz tarihi bir görevdir.” dedi.
Düzenlenen tören öğrenciler tarafından günü anlam ve önemini belirten şiirlerin okunması ile sona erdi