Sorgun Haber röportajlarımızın ikinci bölümünde mikrofonumuzu Chp Sorgun İlçe Başkanı Süleyman Ünalmış’a uzattık. Kendisinin siyaset değerlendirmelerini aktarıyoruz:
“Ülkemiz 20 yıldır demokrasi anlayışımıza ters şekilde yönetiliyor. Atatürk’ün ülkemizi üzerine kurduğu değerler bozuldu, fabrika ayarlarımıza dönülmesi lazım. Şeriata ve başörtüsünün siyasi simge olarak kullanılmasına karşıyız.
Ülkemizin yaşamış olduğu depremden dolayı vefat edenlere rahmet, hayatta kalanlara baş sağlığı diliyoruz. Ülkemizi doğal afetlere karşı koruması gereken kurumlar hazırlıklı değildi. Deprem sonrasındaki süreci koordine edemediler. Fay hatları üzerine binalar yaptık. Artık bunların tekrar yaşanmasını istemiyoruz. Kadere, hayır ve şerre inanıyoruz ancak akıl ve bilim de var. Deprem ülke ekonomisini etkiledi ve etkilemeye de devam edecek. Memleketim olan Bahadın Beldesi’nden Gaziantep ve Malatya’ya yardıma gidenler oldu. Girilmemiş ulaşılmamış köylere yardım götürdüler.
Seçime girerken ön seçim yapamadık. Olması gereken aday belirleme ve değerlendirme süreçleri yapılamadı. Partimizin adayı kim olursa destekleriz.
Pandemi sürecinde beslenmenin ne kadar önemli olduğunu gördük. Tarıma önem vermeliyiz. Üreten değil tüketen toplumuz. Tüketen toplum olmaya devam edersek bize ürün verenler, para verenler emir de verirler. Burada Atatürk’ün bir sözünü hatırlatmak isterim: “Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar.”
Örneğin gübre fabrikaları özelleştirildi. Yarın satın alanlar istedikleri fiyata satarlar. Dışa bağımlıyız, her şeyi dışarıdan alıyoruz. Kendim arıcılıkla uğraşıyorum, bal üreticilerinin nişasta bazlı şeker kullandığını görüyorum. Bu bir gıda terörüdür. Gıda terörü PKK terörü kadar tehlikelidir. Bu insanları aptallaştıran bir katkı maddesidir. Bütün gelişmiş ülkelerde tarım desteklenir. Basit bir hesapla 1 bardak çay 1 tane simitle üç öğün beslenen çekirdek aile asgari ücretle geçinemez. Tarım, ulaşım, teknoloji özelleştirilemez. İhalelerde teklif, isime yapılıyor. Geçilmeyen yol ve köprüye para ödüyoruz.
Biz PKK ile masaya oturmayız ancak ülkeyi yönetenler oturdu. HDP yasal partidir, görüşürüz. Biz Kürt halkının oyuna talibiz.
Millet İttifakı’nın bileşenleri doğrultusunda 13.Cumhurbaşkanı, Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu olur. Genel başkanımızla ilgili bizim de yeni öğrendiğimiz bir anekdotu sizlerle paylaşmak isterim. 25 Ağustos 2016 yılında Şavşat’tan Artvin’e giden konvoyuna yapılan saldırı sonucunda şehit olan askerimize kendi yazlığını satarak ev aldı. Mütevazı kişiliği olduğundan bunun reklamını yapmadı.
Mültecilere gelince onları ülkelerine göndereceğiz. Suriye devleti ile konuşulacak.
Ayrıca çeşitli vakıflara emanet edilen çocuklara karşıyız. Devletimizin çocuklara bakabilecek kurum ve kuruluşları vardır. Çocuklar devlet güvencesinde olmalıdır.
Millet İttifakı’nın iktidarında partimizin dört projesini sizlerle paylaşmak istiyorum. 1-Kaçak ve sigortasız işçi çalıştırılmasını önleyeceğiz. 2-Tarımsal üretim planlaması yapılacak, çiftçiler desteklenecek. 3-Aile sigortası projesiyle ev kadınları sigortalı görünecek, asgari ücret kadar ücret alacak, 20 yılda emekli olabilecekler. 4-İlköğretimden üniversiteye kadar bütün öğretim parasız olacak. Başarılı öğrencilerin yurt dışına gidip projelerini hayata geçirmeleri konusunda devlet yardımcı olacak. Eğitimcilerin eğitilmesi sağlanacak. Milli eğitimin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hedeflediği çağdaş uygarlık düzeyine ulaşması sağlanacak.
Son olarak çocuklarım ve torunlarım rahat ve özgür yaşasın diye CHP’deyim. Özgür, bağımsız, laik, demokratik biçimde yurdumuzun yönetilmesinden yanayım.”