Turuncu Pencere
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yaşam
  4. Bizans Artıklığı

Bizans Artıklığı

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bin su gusletmek gerekir temizlenmek için

İçilebilecek suya ulaşıp ondan içmek için

 

İnsanoğlu tertemiz bir fıtrat üzerine yaratılmıştır. Bu nedenle doğamız gereği temiz kalmak isteriz. Kirlendiğimizde rahatsız oluruz.

Dinimizin en temel emirlerinden birisi temizliktir. Temiz olmadan namaz kılamazsın. O nedenle temiz olmak şarttır. Temizlik halk arasında da övülen bir davranıştır.

Peki, elbiseler, ev ortamı, iş ortamı gibi yaşam alanlarını temizlemek temizlik için yeterli midir?

Zihnimizin ve kalbimizin de temiz kalması gerekir. Ancak günümüzde o kadar kirli zihinler var ki etrafta. O denli kirli kalpler. Bize de zaman zaman bu kirlerini bulaştırırlar. Hiç bilgisi olmadan konuşan insanların zihinlerindeki zehirler bizim dimağlarımızı lekeler ve kirletir.

Gıybet, dedikodu, fitne, fesat, iftira… Dilin afetleri olarak sayıyor bunları İmam Gazali…

Asrımızın en büyük hastalığıdır. Ki bu hastalık bize Bizans’tan geçmedir. Bizans’ın entrikaları bizim genlerimize işlemiş sanki. İslam bize bu fiilleri yasaklamışken; en çok da din kisvesi altında bu hastalıklı davranışların icra edildiğini görüyoruz.

Hiç dikkat etmiyoruz. Sosyal medya kanallarında duyduğumuz bir şeye hemen inanıyor ve maalesef inandığımız o iftirayı etrafımıza yaymakta tereddüt etmiyoruz.

Bazen de haset ruhlara sahip insanların çekememezlikle yöneticilere, etrafındaki insanlara, akrabalarına karşı fesatça, fitne ve fücur ile attıkları iftiraları dinliyor ve onların güvenlerine inanarak biz de bunu insanlara yayıyoruz.

Gıybet var olan bir şeyi söylemektir elbette ama bu da Müslümana yasaklanan bir fiildir. Bazen konuşmalarımızda başkasının ardından konuşan kişiyi uyardığımızda “Ne var canım yalan mı söylüyorum? Olanı konuşuyorum…” diye savunma yaptığına şahit oluyoruz maalesef.

Hepimizde olması gereken en önemli özelliklerden birisi aslında önce kendimize bakmaktır. Çuvaldızı kendine iğneyi bana deriz. Peki, onca ayıbımız, kusurumuz varken başkasının ayıbını konuşmak kusurunu konuşmak ne derece doğrudur?

Bazen de; Hiçbir ahlaki kaygı duymadan yaptığımız onca davranış varken ‘dedikodu’ da ne diyoruz? Öyle bir afettir ki bu hastalıklar toplumu helak eder.

Hayrete kapılmamak elde değil. Öyle şeyler duyuyorum ki!

Yakından tanıdığım insanlar hakkında aslı astarı olmayan onca hikâyeyi nasıl anlatıyorlar? Nasıl bir hayal dünyası var insanların? Hiç utanma yok mu? Ve nasıl oluyor da bunca insan bunlara inanıyor ve konuşulan bunca iftirayı sanki gerçekmiş gibi anlatıyorlar. Anlamıyorum gerçekten.

Kendi hayatlarında onca ayıp, onca günah, onca şerefsizlik varken başka insanların hayatlarına bu denli müdahale etmenin, sebebini anlamak gerçekten zor.

Ben buna kısaca “Bizans Artıklığı” diyorum…

 

Bizans Artıklığı
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin